Siyah Çay Mı? Bitki Çayı Mı?

Geleneksel bazı bitkilerin yenebileceği, bazılarının ise demlenerek içilebileceği bilinmekte. Yenebilecek olanların neredeyse hiç çayı yok, çayı yapılabilenler de insanlar tarafından nedense hiç yenmiyor ama bu farkın nereden kaynaklanıyor bunun hakkında pek bilgimiz yok. Biz Türk halkı olarak en çok siyah çay tüketiyoruz; ama daha çok şifa amacıyla tüketilen bitki çayları da bulunmakta, hatta bazılarımız özellikle bunları da tercih edebiliyor. Yakın zamanda bitkileri kullanarak yapılan tedavi yaklaşımları (fitoterapi) yeniden ağırlık kazandı. Bunda önemli bir neden insanların ilaç almak yerine “doğal şifa” kaynaklarını tercih etmeleri ama ilaçların çok büyük kısmının da bitkilerden elde edildiğini unutmamamız gerekir.

NEDEN SADECE YAPRAKLARDAN HAZIRLANIYOR?

Çaylar aslında bitkinin sadece yaprağından değil, meyvelerinden, meyve saplarından ve filizlerinden de hazırlanıyor. Biz hepsini “bitkisel” diyerek aynı isimle adlandırsak da aslında içerdiği maddelerin farklı olduğunu görüyoruz. Bitkinin bu kısımları bitkinin solunum işlevini yerine getirmekle kalmıyor, insan vücudunun da sağlamlaştırılmasını sağlıyor.

BİTKİNİN DEĞİŞİK BÖLÜMLERİ NEDEN FARKLI ETKİ GÖSTERİR?

Bitkilerin fizyonomisi çok ilginçtir. Bir model oluşturabileceği gibi canlı sistemin nasıl çalıştığı hakkında da bilgi verirler. Bitki tohumdan yeşerdiğinde filiz ışığa doğru uzamaya başlar ve kök de topraktaki mikroorganizmaları etrafına çeker. Ne ilginçtir ki bir benzeri insan kalın bağırsaklarında da gerçekleşir. Bitki, yaprakları aracılığıyla sentezlediği maddeleri kökteki bakterilere aktarır, bağırsakta da sümüksü salgı aynı görevi görür. Bitkinin uzaması en uç kısmın kontrolü altındadır, uç büyümeyi kontrol eden maddeler açısından en zengindir. Biz bunu “çay filizi” olarak alırız, en üstteki 2-3 sürgün “filiz” toplanır ve yeşil çayı oluşturur. Ne var ki filizler çok azdır. Bu maddeler bitkinin ve kökün uzamasını, yani yenilenip gelişmesini sağlar. İnsandaki etkileri de muhtemelen benzerdir. Diğer yapraklar ise işlemlerden geçirilerek fermente edilip kurutulur.

Böylelikle en çok tükettiğimiz siyah çay elde edilir. Bu yaprakların içindeki maddeler insandaki biyokimyasal işlevleri doğrudan ya da dolaylı etkilerler. Buna karşılık meyvenin sapı “olgunlaşma ve kopma” işlevini sağlayan absisik asitten zengindir, yani filizlerin uçlardan gelen “büyüme ve yenilenme” etkisinden farklıdır. Dolayısıyla aslında bitkisel tedavilerin bu mantık içinde yeniden gözden geçirilmesi de gereklidir.